Mukden Olayı ve Stimson Doktrini
Japonya
18.yüzyılın ikinci yarısında İmparator Meji ile birlikte Mançurya’ya ilgi
duymaya başlamış, ekonomik ve stratejik yönden Mançurya’yı kilit nokta olarak
görmüştür. 1894-1895 Çin-Japon Savaşı’nda Güney Mançurya’da bulunan Liadeng
Yarımadası’na girmiş, 1905 yılında da Rusların mağlup edilmesiyle Mançurya’daki
nüfusunu arttırmaya başlamıştır. 1920’li yıllarda da Kore üzerine faaliyetlerde
bulunan Japonya yavaş yavaş gözünü Çin’e doğru çevirmiştir. Mançurya yönetimi
20.yüzyılın ilk çeyreği boyunca Çin yanlısı politikalar izleyince Japonya
bölgeye askeri kuvvetlerini göndermiş ve 1929 yılı başlarında Çin kuvvetleriyle
sıcak çatışmalar yaşanmıştır. Bu gergin ortam ve zaman zaman yaşanan çatışmalar
1931 Haziran ayına kadar devam etti. BerkayHaziran ayında şiddetlenen çatışmalar 19
Eylül 1931’de Japonların Mukden şehrine girmeleriyle son buldu ve Çin
kuvvetleri geri çekildi. Japonya Mançurya’yı işgale başladı ve 1931 sene sonuna
kadar neredeyse tüm Mançurya’yı işgal etti.[1]
Asya-Pasifik dengelerini oldukça önemseyen ve Çin üzerine birçok yatırım yapan
ABD, Çin-Japonya arasında yapılacak herhangi bir anlaşmayı veya Japonya’nın tek
başına gerçekleştirmeye çalışacağı herhangi bir girişimi tanımayacağını
bildirdi.LİKYA WEB TASARIM Bu bildirim dönemin Dışişleri Bakanı Henry Stimson tarafından
yapıldığı için ‘Stimson Doktrini’ olarak da bilinmektedir. ABD, Japonya’nın
saldırgan tutumlarından dolayı uluslararası alanda bir algı yaratıp Japonya’yı
ekonomik olarak da cezalandırmayı amaçlamış fakat özellikle Avrupa’dan aradığı
desteği bulamamıştır. Bunun da nedeni 1930’lar boyunca süren Dünya Ekonomik
Buhranı‘nın Avrupa’yı fazlasıyla etkisi altına almış olmasıdır. Japonya’ya
Briand-Kellog ve Dokuz Devlet Antlaşmaları'na imza attığını da hatırlatan ABD işgali
bitirmelerini istemiş lakin bu talebe cevap alınamamıştır. Japon yöneticilerin
bu tarz emperyalist ve saldırgan tutumları ABD’nin Asya-Pasifik Politikası’nın
geleceği açısından büyük tehdit oluşturmuş, Japonya’nın Çin’e saldırma
ihtimalinin de göz önünde tutulmasıyla yeni bir silahlanma dönemi Pasifik için
kaçınılmaz olmuştur. Şayet 1937 yılında da Çin-Japon Savaşı patlak verecektir.[2]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder