Japon Yayılmacılığı ve Savaş
Sonrası Deniz Konferansları
ABD
19.yüzyılın ortalarında dünya ya açılmaya zorladığı Commodore Perry'nin
seferiyle kendini ABD ticaretine ve zamanla da dünya ya açan Japonya'yı 19.
yüzyılın sonuna gelindiğinde Asya-Pasifik'te kendine rakip olarak karşısında
bulmuştu. 30 yılda kalkınan ve ekonomik olarak dünyanın önemli devletlerinden
biri haline gelen Japonya sömürge arayışlarına girişmiş, ABD gibi o da gözünü ilk olarak Çin'e dikmiştir. Hemen
hemen aynı yıllarda uluslararası arenaya çıkan bu iki devlet için günümüz
koşullarında Japonya'nın ABD'ye göre alt basamaklarda kalmasını Oral Sander şöyle
açıklamaktadır; ''Japonya'nın, ABD'den
farkı doğal kaynaklar açısından ABD'ye göre çok yoksun olmasıdır. Bu
eksikliğini Yakın Asya topraklarından giderme uğraşı ise, bu devleti saldırgan
bir dış politikaya ve sömürgecilik faaliyetlerine itecektir.'' [1]
Oral Sander'in bu cümlelerinden de anlaşılacağı gibi Japonya'nın saldırgan
ve sömürgeci politikaları ABD tarafından görülmüş ve bu politikalarına önlem
alınmaya çalışılmıştır.
1. 2. 1. Washington Deniz
Konferansı
I.
Dünya Savaşı sonrasında Asya-Pasifik bölgesinde artan Japonya-ABD rekabetinin
bir sonucu olarak her iki devlette olası bir çatışma durumu için silahlanmaya
başladı ve bunun bir sonucu olarak Kasım 1921'de Washington'da Asya-Pasifik'le
ilgisi olan devletlerin katılımıyla Washington Deniz Konferansı düzenlendi.
Konferans öncesinde oldukça iyi olan İngiliz-Japon ilişkileri, Japonya'nın
emperyalist politikalar izleyip ABD çıkarlarını zedelediği için ABD'nin
İngiltere'ye baskı yapmasıyla bozulmuştur. İngiltere, Japonya-ABD arasındaki
tercihini mantıklı bir şekilde ABD'den yana kullanmıştır. Washington Deniz
Konferansı'nda birden fazla anlaşma imzalanmıştır. Bunlardan ilki; ABD,
İngiltere, Fransa ve Japonya arasında imzalanan Dörtlü Antlaşmadır. Bu
antlaşmaya göre ismi geçen ülkeler Pasifik’te birbirlerinin sömürgelerine saygı
duyacaklar, özellikle de ABD açısından Filipinler Japonya’nın emperyalist
politikalarından korunacaktır. İkinci antlaşma ise Şubat 1922’de ABD,
İngiltere, Fransa, Japonya, Çin, Belçika, İtalya, Hollanda ve Portekiz arasında
imzalanan Dokuz Devlet Antlaşması'dır. Bu antlaşma daha çok Çin üzerine
kuruludur. Bu dokuz devlet Çin’in egemenlik haklarına saygı gösterecek ve tüm
Çin topraklarında ticari ve endüstriyel fırsat eşitliği sağlanacaktır. Dokuz
Devlet Antlaşması ABD için Açık Kapı Politikası’nın bir zaferi olarak
görülmüştür. İmzalanan bir diğer antlaşma da ABD, İngiltere, Fransa, Japonya ve
İtalya arasında Deniz Silahlarının Sınırlandırılması Antlaşması’dır. Pasifik
Okyanusu’ndaki üç büyük (ABD, İngiltere, Japonya) devletin büyük zırhlıları
sınırlandırılmıştır.[2]
İmzalanan bu antlaşmalar dizisi Pasifikte Japon emperyalizmini frenlemiş, ABD
açısında amaca ulaşılmıştır. ABD cephesinden Washington Deniz Konferansı’nın
bir diğer önemli sonucu da İngiltere’nin 1805 Trafalgar Muharebesi'nden beri
açık ara elinde tuttuğu deniz üstünlüğünü ilk defa ABD ile paylaşmasıdır. ABD
için bu durumda ayrı bir zafer sayılmıştır.[3]
1. 2. 2. Cenevre Deniz Konferansı
ve Briand-Kellog Paktı
1921
Washington Deniz Konferansı'nda Asya-Pasifik bölgesi için gerçekleştirilmek
istenen oluşumlar istenildiği gibi gelişme göstermemiş özellikle de 3 büyük
deniz devletinin (ABD, İngiltere, Japonya) büyük zırhlılarını sınırlandırması
konusunda sıkıntılar olmuştur. Büyük zırhlılarını sınırlandıran bu devletler,
tam tersine küçük zırhlılarını arttırmaya başlamışlardır. İmzalanan antlaşmanın
bu açığından en fazla istifade eden devlet Japonya olmuş küçük zırhlılarını
hızla arttırma yoluna gitmiştir, bunun üzerine silahlanma yarışı tekrardan boy
göstermeye başlamıştı. Japonya'nın silahlanması bu alanda ek masrafların
çıkmasına ve bu masraflarında vergiler yoluyla sivillerin omzuna yüklenmesine
neden olmuştur. ABD başta olmak üzere sivil toplum örgütleri bu duruma kayıtsız
kalmamış Japon siyasetçilere baskı uygulamışlardır. Gelişen bu olaylar
sonucunca Washington Deniz Konferansı'nın değerini yitirdiği anlaşılmış, ABD
Başkanı John Calvin Coolidge 10 Şubat 1927 yılında 5 büyük devleti ABD,
İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya'yı Cenevre'ye davet etmiştir.[4]
Sadece İngiltere ve Japonya bu davete icabet etmiş, İtalya ve Fransa'da
gözlemci göndermeyi kabul etmiştir. ABD, İngiltere ve Japonya'nın katılımıyla
toplanan Cenevre Deniz Konferansı çetin pazarlıklara sahne olmuş fakat bir
anlaşma sağlanamadan dağılmak zorunda kalınmıştır. Gelişmeler üzerine ABD, 1928
yılı başında yeni bir donanma inşa programı başlatmıştır, diğer taraftan da
ABD'nin dış ticareti hızlı bir gelişme göstererek İngiliz dış ticareti ile aynı
seviyeye gelmiştir. Japonya'nın ise 1927 de başlayan ekonomik kriz ile hazine
fakirleşmiş, durumun daha da kötüye gitmemesi için Japon yöneticiler askeri ve
donanma masraflarının kısılmasına karar vermişlerdir. Cenevre Konferansı
sonrasında Amerikan-İngiliz ilişkilerinde gerginlik başlamış, İngiltere'nin ve
Japonya'nın Pasifik politikalarında çekinen ABD tekrardan donanmasını
kuvvetlendirme yoluna gitmiştir. İkili arasındaki bu gerginlik 1928 yılında
imzalanan Briand-Kellog Paktı ile giderilmiştir. Briand-Kellog Paktı savaşın
bir politika aracı olarak kullanılmasını yasaklayan, ABD, İngiltere, Japonya,
Almanya, Belçika, Çekoslovakya ve Romanya'nın katılımıyla imzalanan
uluslararası bir antlaşma niteliğindedir. Antlaşmaya göre taraflar sorunlarını
barışçı yollarla çözecek, eğer çözülmezse de Milletler Cemiyeti hakemliğini
kabul edeceklerini beyan etmişlerdir.[5]
1. 2. 3. Londra Deniz Konferansı
1930
yılında bu seferde İngiliz yöneticiler 3. Deniz Konferansı'nın toplanması için
Japonya, Fransa, İtalya ve ABD'yi Londra'ya davet etmiştir. Tüm ülkeler bu
davete katılmış, Cenevre Konferansı'nda uzlaşma sağlanamayan küçük zırhlıların
sınırlandırılması konusu gündeme gelmiştir. İngiliz Başbakanı Ramsay
MacDonald'ın önerisiyle görüşmeci devletler Japonya, İngiltere ve ABD'nin
oluşturduğu Pasifik Grubu ve İngiltere, Fransa ve İtalya'nın oluşturduğu Avrupa
Grubu olarak ikiye ayrılmıştır. MacDonald bu davranışıyla, ikili görüşmelerle
daha çabuk ve etkili müzakerelerin yapılmasını amaçlamıştır. Nitekim
Amerikan-Japon görüşmeleri 3 haftada sonuç vermiş, zırhlıların
sınırlandırılması kabul edilmiştir. Pasifik'teki bu gergin silahlanma ortamı bu
antlaşmayla yumuşamış ilgili devletlerin bundan sonrada sürekli görüşme halinde
olmaları kararlaştırılmıştır. Avrupa Grubu'nda ise uzlaşma sağlanamamış bunun
için Fransa ve İtalya Londra Deniz Antlaşmasına imza atmamışlardır.[6]
Sonuç olarak I. Dünya Savaş'ı sonrasında başlayan, Asya-Pasifik'te Japonya-ABD
silahlanma yarışına 1921 Washington Deniz Konferansı ve 1930 Londra Deniz
Konferansı ile 15 yıllığına 1936 yılına kadar ara verilmiştir. Bu
konferanslarla 1920-1930 yılları arasında Pasifik Okyanusu'nda ABD, İngiltere
ikilisi ile Japonya arasında çıkabilecek bir savaş engellenmiştir.[7]
II. Dünya Savaş'ı öncesinde ABD'nin Asya-Pasifik Politikası Japonya'nın
yayılmacı politikalarını engellemek, Pasifik ticaretini geliştirerek sürdürmek,
Çin üzerinde fırsat eşitliği yoluyla Çin'in tek bir devlet sömürgesi haline
gelmesini engellemek olarak açıklanabilir fakat Japonya'nın yayılmacı
politikaları Kore ve Mançurya üzerinden Çin'e girerek Pasifik hakimiyeti
sağlamak istemesi ABD-Japonya savaşını ilerleyen yıllarda kaçınılmaz kılmıştır.
[1]Sander, a.g.e., s. 277.
[2]Sinan Levent, 2. Dünya Savaşı Öncesi Türk Basınında
Japonya, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Japon Dili ve
Edebiyatı Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara:2009, ss.
25-31.
[3]Washington Deniz Konferansı, http://www.turkcebilgi.org/tarih/20-yuzyil-tarihi/washington-deniz-konferansi-3880.html, (E.T. 10.11.2014)
[4]The Geneva Naval Conference,
1927, https://history.state.gov/milestones/1921-1936/geneva,
(E.T.10.11.2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder