WP Kurs Dersleri

24 Şubat 2015 Salı

Japon Yayılmacılığı ve Savaş Sonrası Deniz Konferansları
ABD 19.yüzyılın ortalarında dünya ya açılmaya zorladığı Commodore Perry'nin seferiyle kendini ABD ticaretine ve zamanla da dünya ya açan Japonya'yı 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde Asya-Pasifik'te kendine rakip olarak karşısında bulmuştu. 30 yılda kalkınan ve ekonomik olarak dünyanın önemli devletlerinden biri haline gelen Japonya sömürge arayışlarına girişmiş, ABD gibi o da  gözünü ilk olarak Çin'e dikmiştir. Hemen hemen aynı yıllarda uluslararası arenaya çıkan bu iki devlet için günümüz koşullarında Japonya'nın ABD'ye göre alt basamaklarda kalmasını Oral Sander şöyle açıklamaktadır; ''Japonya'nın, ABD'den farkı doğal kaynaklar açısından ABD'ye göre çok yoksun olmasıdır. Bu eksikliğini Yakın Asya topraklarından giderme uğraşı ise, bu devleti saldırgan bir dış politikaya ve sömürgecilik faaliyetlerine itecektir.'' [1] Oral Sander'in bu cümlelerinden de anlaşılacağı gibi Japonya'nın saldırgan ve sömürgeci politikaları ABD tarafından görülmüş ve bu politikalarına önlem alınmaya çalışılmıştır.
1. 2. 1. Washington Deniz Konferansı
I. Dünya Savaşı sonrasında Asya-Pasifik bölgesinde artan Japonya-ABD rekabetinin bir sonucu olarak her iki devlette olası bir çatışma durumu için silahlanmaya başladı ve bunun bir sonucu olarak Kasım 1921'de Washington'da Asya-Pasifik'le ilgisi olan devletlerin katılımıyla Washington Deniz Konferansı düzenlendi. Konferans öncesinde oldukça iyi olan İngiliz-Japon ilişkileri, Japonya'nın emperyalist politikalar izleyip ABD çıkarlarını zedelediği için ABD'nin İngiltere'ye baskı yapmasıyla bozulmuştur. İngiltere, Japonya-ABD arasındaki tercihini mantıklı bir şekilde ABD'den yana kullanmıştır. Washington Deniz Konferansı'nda birden fazla anlaşma imzalanmıştır. Bunlardan ilki; ABD, İngiltere, Fransa ve Japonya arasında imzalanan Dörtlü Antlaşmadır. Bu antlaşmaya göre ismi geçen ülkeler Pasifik’te birbirlerinin sömürgelerine saygı duyacaklar, özellikle de ABD açısından Filipinler Japonya’nın emperyalist politikalarından korunacaktır. İkinci antlaşma ise Şubat 1922’de ABD, İngiltere, Fransa, Japonya, Çin, Belçika, İtalya, Hollanda ve Portekiz arasında imzalanan Dokuz Devlet Antlaşması'dır. Bu antlaşma daha çok Çin üzerine kuruludur. Bu dokuz devlet Çin’in egemenlik haklarına saygı gösterecek ve tüm Çin topraklarında ticari ve endüstriyel fırsat eşitliği sağlanacaktır. Dokuz Devlet Antlaşması ABD için Açık Kapı Politikası’nın bir zaferi olarak görülmüştür. İmzalanan bir diğer antlaşma da ABD, İngiltere, Fransa, Japonya ve İtalya arasında Deniz Silahlarının Sınırlandırılması Antlaşması’dır. Pasifik Okyanusu’ndaki üç büyük (ABD, İngiltere, Japonya) devletin büyük zırhlıları sınırlandırılmıştır.[2] İmzalanan bu antlaşmalar dizisi Pasifikte Japon emperyalizmini frenlemiş, ABD açısında amaca ulaşılmıştır. ABD cephesinden Washington Deniz Konferansı’nın bir diğer önemli sonucu da İngiltere’nin 1805 Trafalgar Muharebesi'nden beri açık ara elinde tuttuğu deniz üstünlüğünü ilk defa ABD ile paylaşmasıdır. ABD için bu durumda ayrı bir zafer sayılmıştır.[3]
1. 2. 2. Cenevre Deniz Konferansı ve Briand-Kellog Paktı
1921 Washington Deniz Konferansı'nda Asya-Pasifik bölgesi için gerçekleştirilmek istenen oluşumlar istenildiği gibi gelişme göstermemiş özellikle de 3 büyük deniz devletinin (ABD, İngiltere, Japonya) büyük zırhlılarını sınırlandırması konusunda sıkıntılar olmuştur. Büyük zırhlılarını sınırlandıran bu devletler, tam tersine küçük zırhlılarını arttırmaya başlamışlardır. İmzalanan antlaşmanın bu açığından en fazla istifade eden devlet Japonya olmuş küçük zırhlılarını hızla arttırma yoluna gitmiştir, bunun üzerine silahlanma yarışı tekrardan boy göstermeye başlamıştı. Japonya'nın silahlanması bu alanda ek masrafların çıkmasına ve bu masraflarında vergiler yoluyla sivillerin omzuna yüklenmesine neden olmuştur. ABD başta olmak üzere sivil toplum örgütleri bu duruma kayıtsız kalmamış Japon siyasetçilere baskı uygulamışlardır. Gelişen bu olaylar sonucunca Washington Deniz Konferansı'nın değerini yitirdiği anlaşılmış, ABD Başkanı John Calvin Coolidge 10 Şubat 1927 yılında 5 büyük devleti ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya'yı Cenevre'ye davet etmiştir.[4] Sadece İngiltere ve Japonya bu davete icabet etmiş, İtalya ve Fransa'da gözlemci göndermeyi kabul etmiştir. ABD, İngiltere ve Japonya'nın katılımıyla toplanan Cenevre Deniz Konferansı çetin pazarlıklara sahne olmuş fakat bir anlaşma sağlanamadan dağılmak zorunda kalınmıştır. Gelişmeler üzerine ABD, 1928 yılı başında yeni bir donanma inşa programı başlatmıştır, diğer taraftan da ABD'nin dış ticareti hızlı bir gelişme göstererek İngiliz dış ticareti ile aynı seviyeye gelmiştir. Japonya'nın ise 1927 de başlayan ekonomik kriz ile hazine fakirleşmiş, durumun daha da kötüye gitmemesi için Japon yöneticiler askeri ve donanma masraflarının kısılmasına karar vermişlerdir. Cenevre Konferansı sonrasında Amerikan-İngiliz ilişkilerinde gerginlik başlamış, İngiltere'nin ve Japonya'nın Pasifik politikalarında çekinen ABD tekrardan donanmasını kuvvetlendirme yoluna gitmiştir. İkili arasındaki bu gerginlik 1928 yılında imzalanan Briand-Kellog Paktı ile giderilmiştir. Briand-Kellog Paktı savaşın bir politika aracı olarak kullanılmasını yasaklayan, ABD, İngiltere, Japonya, Almanya, Belçika, Çekoslovakya ve Romanya'nın katılımıyla imzalanan uluslararası bir antlaşma niteliğindedir. Antlaşmaya göre taraflar sorunlarını barışçı yollarla çözecek, eğer çözülmezse de Milletler Cemiyeti hakemliğini kabul edeceklerini beyan etmişlerdir.[5]
1. 2. 3. Londra Deniz Konferansı
1930 yılında bu seferde İngiliz yöneticiler 3. Deniz Konferansı'nın toplanması için Japonya, Fransa, İtalya ve ABD'yi Londra'ya davet etmiştir. Tüm ülkeler bu davete katılmış, Cenevre Konferansı'nda uzlaşma sağlanamayan küçük zırhlıların sınırlandırılması konusu gündeme gelmiştir. İngiliz Başbakanı Ramsay MacDonald'ın önerisiyle görüşmeci devletler Japonya, İngiltere ve ABD'nin oluşturduğu Pasifik Grubu ve İngiltere, Fransa ve İtalya'nın oluşturduğu Avrupa Grubu olarak ikiye ayrılmıştır. MacDonald bu davranışıyla, ikili görüşmelerle daha çabuk ve etkili müzakerelerin yapılmasını amaçlamıştır. Nitekim Amerikan-Japon görüşmeleri 3 haftada sonuç vermiş, zırhlıların sınırlandırılması kabul edilmiştir. Pasifik'teki bu gergin silahlanma ortamı bu antlaşmayla yumuşamış ilgili devletlerin bundan sonrada sürekli görüşme halinde olmaları kararlaştırılmıştır. Avrupa Grubu'nda ise uzlaşma sağlanamamış bunun için Fransa ve İtalya Londra Deniz Antlaşmasına imza atmamışlardır.[6] Sonuç olarak I. Dünya Savaş'ı sonrasında başlayan, Asya-Pasifik'te Japonya-ABD silahlanma yarışına 1921 Washington Deniz Konferansı ve 1930 Londra Deniz Konferansı ile 15 yıllığına 1936 yılına kadar ara verilmiştir. Bu konferanslarla 1920-1930 yılları arasında Pasifik Okyanusu'nda ABD, İngiltere ikilisi ile Japonya arasında çıkabilecek bir savaş engellenmiştir.[7] II. Dünya Savaş'ı öncesinde ABD'nin Asya-Pasifik Politikası Japonya'nın yayılmacı politikalarını engellemek, Pasifik ticaretini geliştirerek sürdürmek, Çin üzerinde fırsat eşitliği yoluyla Çin'in tek bir devlet sömürgesi haline gelmesini engellemek olarak açıklanabilir fakat Japonya'nın yayılmacı politikaları Kore ve Mançurya üzerinden Çin'e girerek Pasifik hakimiyeti sağlamak istemesi ABD-Japonya savaşını ilerleyen yıllarda kaçınılmaz kılmıştır.



[1]Sander, a.g.e., s. 277.
[2]Sinan Levent, 2. Dünya Savaşı Öncesi Türk Basınında Japonya, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara:2009, ss. 25-31.
[3]Washington Deniz Konferansı,  http://www.turkcebilgi.org/tarih/20-yuzyil-tarihi/washington-deniz-konferansi-3880.html,  (E.T. 10.11.2014)
[4]The Geneva Naval Conference, 1927,  https://history.state.gov/milestones/1921-1936/geneva, (E.T.10.11.2014)
[5]Levent, a.g.e., ss. 31-34.
[6]Aynı yer., ss. 34-37 .
[7]Aynı yer., ss. 38-41.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder