Afyon
Savaşları ve Çin-ABD İlişkileri
Amerikan
halkı bağımsızlık mücadelesinin tamamlanmasıyla birlikte hızla kalkınmaya başlamış
ve bu kalkınmanın doğal bir sonucu olarak da zaman içinde çeşitli mallara
ihtiyaç duymuşlardır. İhtiyaç duyulan bu mallar başlarda Atlantik üzerinden
Avrupalı devletler vasıtasıyla tedarik edilirken zamanla Pasifik'e de kaymaya
başlamış, ABD bu bölgeyle ticari ilişkiler kurup imtiyazlar elde etmeyi
amaçlamıştır. Asya-Pasifik'in en büyük devleti olan Çin'e, Çin mallarına ilgi
duyan ABD 1784 yılında Çin ile ticari ilişkilerini resmen başlatmıştır. O
dönemde Amerikalı tüccarlar Çin'de bulunan pirinç, ipek ve çeşitli mefruşatlara
ilgi gösterirken Çinli tüccarlarda Kuzey Amerika malları olan sandal
keresteleri ve kürklerle ilgilenmişlerdir. Karşılıklı olarak artan bu ilgiler
Amerika ve Çin arasındaki ticari ilişkileri pekiştirmiştir diyebiliriz. Fakat
daha 19. yüzyılın ortasına gelmeden ABD'nin Çin mallarına olan ilgisi, Çin'in
ABD mallarına olan ilgisinin önüne geçmiştir. İngiliz ve Amerikalı Çin'in
güneyinde büyük bir kaçak afyon pazarı olduğunu görmüşler ve afyon ticaretine
yönelmişlerdir.[1]
1823 yılında Başkan James Monroe
kendi adını taşıyan doktrinini açıklayarak Avrupa ile ABD arasına bir set
çekmiştir. O yıla kadar ABD Avrupa'nın güç kavgalarına müdahil olmazken,
Avrupalı devletler özellikle İngiltere ve Fransa ABD'nin içişlerine oldukça
karışmaktaydılar. Monroe'de ilan ettiği doktriniyle Avrupa'nın da ABD
içişlerine karışmaması gerektiğini vurgulayarak yeni bir dış politika adımı
atmış ve Amerika'nın Yalnızlık Politikası'nı başlatmıştır.[2]
Yalnızlık Politikası ile Avrupalı devletlerle arasına duvar ören ABD dünya
savaşına kadar kalkınacak bu süre içerisinde de Asya-Pasifik ticaretine
yönelip, bu bölgede Avrupalı devletlerle özelliklede İngiltere ile işbirliği
içerisinde görünse de alttan alta onlarla bir rekabet içine girecektir.
1.
1. 1. I. Afyon Savaşı (First Opium War, 1839-1844)
Yüzyıllardır
dışa açık bir ekonomi anlayışını benimseyen Çin'in ekonomisinin ne durumda
olduğu bilinemiyordu. Geniş toprakları, yoğun insan gücü ve zengin yeraltı
kaynaklarıyla kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyor ve bu sebeple de dış ticaret
yapma gereği duymuyorlardı. Çin'in bu kapalı ekonomi anlayışını delen tek
yerse Guangzhou'da bulunan Kanton Limanı'ydı. Çinli tüccarlar Kanton Limanı'nda
en çok İngiliz tüccarlarla alışveriş yapmaktaydı.[3]19.
yüzyılın başlarına gelindiğinde İngilizlerin ulusal içkisi kabul edilen çayın
büyük bölümü Çin'den geliyordu. İngiliz tüccarlar ise bu çay ithalatını
karşılamak için yasa dışı yollarla Çin'e afyon sokuyordu. Başta bunu
önemsemeyen Çin yönetimi, ülkedeki afyon bağımlılığı artmaya başlayınca afyon
ticaretini tamamen yasaklayarak kaçakçılık için sıkı önlemler almışlardır. İngiliz hükümeti ise afyon ticaretinden
sağladığı geliri bırakmak istemeyerek ve bu durumun ticaret serbestliğini
engellediğini ileri sürerek kaçak yollardan afyon sokmaya devam edince
ilişkiler oldukça gerilmiş, sonuç olarak
da 1839 yılında İngiliz denizcilerin Çinli bir köylüyü öldürmesiyle ilk çatışma
patlak vermiş ve 1. Afyon Savaşı başlamıştır.[4]
2 yıl gibi kısa bir süre içerisinde İngiliz üstünlüğüyle tamamlanan bu savaşa
ABD de ticari ayrıcalıklar elde etmek için dahil olmuştur. 1842 yılında
İngiltere ile Çin arasında imzalanan Nanjing Anlaşmasıyla İngiltere ticari
ayrıcalıkları elde etmiş, İngiltere'nin bu ayrıcalıkları elde etmesinin
ardından ABD de Çin pazarına girebilmek
için Çin ile müzakerelere başlamış, sonuç olarak ABD Çin ürünlerine ve
piyasalarına sınırsız erişim gibi ayrıcalıkları 1844 yılında imzaladığı ve
Çin-ABD ilişkilerinin ilk resmi anlaşması olan Wangxia Anlaşmasıyla
kazanmıştır.[5]
Bir nevi ABD Wangxia Anlaşmasıyla Çin'e ve Asya-Pasifik ticaretinde etkisini
arttırmıştır. Ayrıca bu anlaşmalarla İngiliz ve Amerikan vatandaşlar Çin
topraklarında diplomatik dokunulmazlık kazanmış, Çin bazı limanlarını Batılı
tüccarlara açmak zorunda kalmış ve uzun yıllar kapalı ekonomi anlayışıyla
yönetilen Çin, ekonomisini dış dünyaya açmıştır.[6]
1. 1. 2. II. Afyon Savaşı (Second
Opium War, 1857-1859)
Çin'deki
ticari ayrıcalıklarını artırmak isteyen başta İngiltere olmak üzere Batılı
sömürgeci devletler İngilizlerin ''Ok (Arrow)'' isimli gemisindeki İngiliz
bayrağının indirilmesini bahane ederek 2. Afyon Savaşı'nı (Second Opium War)
başlatmışlardır. Bu savaşa Ok gemisindeki bayrağın indirilmesi olayı neden
olduğu için Ok Savaşı (Arrow War) da denmektedir. Fransa da, Fransız bir misyonerin Çin'de öldürülmesini
gerekçe göstererek savaşa dahil olmuştur. Hemen askeri müdahaleye başlayan
İngiltere ve Fransa, Çin hükümetini Tianjin Anlaşması'nı (1858) onaylaması için
zorlasa da Çin başta bu anlaşmaya direnmiş, kabul etmemiştir. Askeri
harekatlarını artırarak sürdüren sömürgeci devletlere daha fazla dayanamayan
Çin 1860 Pekin Sözleşmesiyle Tianjin Anlaşmasına uymayı kabul etmiştir.[7]
Çin'in Tianjin Anlaşması'nı kabul etmesinin ardından, Çin hükümetinin bu
durumundan faydalanmayı düşünen Fransa, Rusya ve ABD bu anlaşmanın
ayrıcalıklarından yararlanabilmek için hızlı kararlarla Tianjin Anlaşması'na
taraf olmuşlardır.[8] Bu
anlaşmaya göre İngiliz, Fransız, Amerikan ve Rus elçiler Pekin'e
yerleşebilecek, Çin limanları Batı ticaretine açık olacak, bahsi geçen
devletler uyrukluğundaki kişiler Çin'in iç bölgelerine seyahat edebilecek,
ithal mallar için yeni tarifeler düzenlenecek ve vergileri düşürülecektir.
Ayrıca bu anlaşmayla İmparatorluk Deniz Gümrük Servisi (Imperial Maritime
Customs Service) kurulmuş ve Çin hükümeti için sürekli bir gelir kaynağı
sağlanmıştır.
Afyon Savaşları sonrasında yapılan
anlaşmalarla Çin Batı'ya ayrıcalıklı statüler vermiş ve bu ayrıcalıklar
karşılıksız olduğu için bu anlaşmalar Eşitsiz Anlaşmalar (Unequal Treaties)
olarak da nitelendirilmektedir. Eşitsiz Anlaşmalar sistemiyle Çin dış dünya ile
temaslarını artırmıştır. Yıllardır Çin ile ticaret yapmak isteyen ülkeler Çin
kültürünün üstünlüğünü, Çin hükümdarının otoritesini kabul edip imparatora vergi
mahiyetinde haraç getirerek ilişkilerini yürütmeye çalışırken 1842 Nanjing,
1844 Wangxia ve 1858 Tianjin Anlaşmalarıyla Çin'de açık ticaret anlayışı
oturmaya başlamıştır.[9]
Afyon Savaşları ve bu savaşların sonunda sömürgeci devletler lehine imzalanan anlaşmalarda
dönemin bir numaralı devleti olan İngiltere hep öncülük etmiş, önce kendi
çıkarları olmak üzere Fransız ve Amerikan çıkarlarını da Asya-Pasifik'te
desteklemişlerdir. Wangxia Anlaşmasıyla bölgeye ilk adımını atan ABD, Japonya
ile yaptığı Kanagawa Anlaşması[10]
ve tekrardan Çin ile imzalanan ticari ayrıcılıkların artırıldığı Tianjin
Anlaşmasıyla Asya-Pasifik bölgesine olan hassasiyetini göstermiştir. Bu
hassasiyet dönem itibariyle ticari ve dolayısıyla da ekonomik bir hassasiyettir
denilebilir.
[1] The Opening to China Part I:
the First Opium War, the United States, and the Treaty of Wangxia, 1839–1844, https://history.state.gov/milestones/1830-1860/china-1,
(E.T. 02.11.2014)
[2] Henry Kissinger, Diplomasi(çev.:İbrahim H. Kurt),
İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ekim 2006, s. 27.
[3] Mert Can Demir, ''Çin ile
İngiltere Arasındaki Afyon Savaşı'', http://www.gundemturkiye.com/tarih/dunya-tarihi/cin-ile-ingiltere-arasindaki-afyon-savasi.html (E.T. 04.11.2014)
[6] Demir, a.g.m.
[7]Adem Kolbaşı, ''Ondokuzuncu
Yüzyılın Bazı Önemli Olayları ve Fikir Akımları'', http://w3.balikesir.edu.tr/~akolbasi/Sanayilesme.doc, (E.T.
06.11.2014)
[8]The Opening to China Part II: the Second Opium War,
the United States, and the Treaty of Tianjin, 1857–1859, https://history.state.gov/milestones/1830-1860/china-2, (E.T. 06.11.2014)
[10] Bkz. s. 8.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder