İspanyol-Amerikan Savaşı
19.yüzyılın
sonuna gelindiğinde Küba'nın bağımsızlıkları için İspanyollara karşı
ayaklanması ve İspanya'nın ayaklanmayı bastırmak için uyguladığı yöntemlerin
Amerikan basını tarafından abartılarak anlatılması (Sarı Gazetecilik olarak
bilinir), ABD'nin da buna kayıtsız kalmayarak Küba'yı desteklemesi sonucunda
1898 yılında Amerikan tarihinin önemli dönüm noktalarından birini oluşturan
İspanyol-Amerikan savaşı başlamıştır.[1]
Küba üzerinde emperyal çıkarları olan, despot ve zalim politikalar izleyerek
halkın üretim gücünü azaltıp, onları fakirleştirerek, adam kayırıp yolsuzluğu
bir sistem haline getirmiş, Küba hükümetini tekelleri altına almayı
başarmıştır. 1895 yılına kadar bu duruma sabredebilen Kübalılar, bu yıl
itibariyle Jose Marti önderliğinde ayaklanmışlardır. Küba'daki bu iç savaşın
uzayacağını düşünen ABD bölgedeki yatırımlarının zarar görmesini istemediği
için olaya müdahil olmuştur.[2]
İspanya aynı zamanda Pasifik Okyanusu'nda önemli bir konuma sahip olan Filipin
Adaları'nı kontrolünde bulunduruyordu ve Küba'dan sonra Filipinler'de de halk
katı İspanyol yönetimine karşı çıkmaya başlamıştı. ABD, Küba'yı olduğu gibi
Filipin halkını da desteklemiştir. Kısa süren bu savaşta ABD hiçbir önemli
yenilgiye uğramamış, sonuç olarak İspanya'nın barış talebinde bulunmasıyla 10
Aralık 1898'de imzalanan Paris Anlaşması'yla İspanya, Portoriko ve Guam'ı savaş
tazminatı olarak, Filipin Adaları'nı da 20 milyon dolar karşılığında ABD'ye
bırakmıştır. Böylelikle ABD İspanya'nın batı yarımküredeki sömürge
imparatorluğuna son vermiş oldu ve bir Pasifik gücü olarak Asya-Pasifik'teki
yerini sağlamlaştırdı.[3]
Theodore Roosevelt tarafından ''Hazırlıksız Amerika Savaşı'' olarak
nitelendirilen İspanyol-Amerikan Savaşı, ABD için büyük tecrübe olmuş, bu savaş
sonrasında Genelkurmay Heyeti kurulmuş, ordu 100.000 kişiye çıkarılmış, donanma
artırılmaya başlanmış ve mesleki hizmetlerini takviye ederek bu savaştan
dersler çıkaran ABD I. Dünya Savaşı için yeteri kadar hazırlanmıştır.[4]
Sonuç olarak Allan Nevins'in belirttiği gibi; ''İspanyol-Amerikan Savaşı, Amerikan tarihinde önemli bir dönüm
noktasıdır. Nihayet, ülke kendisinin bir dünya devleti olduğunu gösterdi,
kendini gittikçe daha az soyutlamış ve kendi içine kapanmış hissetmeye ve geniş
uluslararası düzenlerde gittikçe daha fazla hakim rol oynamaya başladı.''[5]
[2]Allan Nevins-Henry Steele
Commager, ABD Tarihi, (çev.: Halil
İnalcık), Ankara: Doğu Batı Yayınları,
Mart 2005, s. 351.
[3]http://turkey.usembassy.gov/uploads/images/pkMD9H-FtBW5yfGN3x7c1w/amerikan_tarih_anahatlar.pdf
, s. 69. (E.T. 08.11.2014)
[4]Nevins, a.g.e., s. 355.
[5]Nevins, a.g.e., s. 356.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder